Tuesday, April 8, 2008

Müslüman Cin Çağırma Yöntemi

İnternette bulduğum bir cin çağırma yöntemi. Bence denemeyin ama yinede siz bilirsiniz . İstekler olduğu için yayınlıyorum.

Havas_dua ve tılsımlar adlı kitaptan alıntıdır:
Mümin cinlerden birisini davet edip onunla görüşmek için temiz ve karanlık bir mahalde iki diz üzerine oturarak üç defa Eûzü billâhi mineş şeytânir racîm dersin, sonra yedi kez Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm dersin, sonra mümin cinlere seslenerek: Ey Allah ve resûlünün emir ve yasaklarına itaat eden mümin cinler! Hanginiz bana hayır üzerine yardım ederseniz Allah da ona yardım etsin, der ve bunu da üç kez tekrar eder, sonra ayağa kalkıp kıbleye müteveccihen durarak yedi kez cin suresini (yani Kul ûhiye’yi) okur, sonra sağ tarafa dönerek:
“Ahsenellahü ilâ men ahsene ileyye min ervâhil mü’minîn” der sol tarafına dönerek üç kez: “ye saf dîş” sonra “Bikatlamediyş” söyler sonra da bir kez şöyle dersin:
“Tezdâdu bihâ sirran ve alâ sirriküm. Esselâmü aleyküm eyyühel ervâhut tâhireti min cânnil mü’minîn.”
Bu esnada müslüman cinlerden birisinin sana ESSELÂMU ALEYKÜM dediğini işitirsin. ALEYKÜM SELÂM diye ona karşılık verdikten sonra dilediğin şeyi sorup haber alabilirsin. Yalnız duanın şartı: Karanlık bir mahalde yalnız başına okumalısın. Elbisen,bedenin ve oturduğun mahal gayet temiz olmalı. Bu dua defalarca tecrübe edilmiştir. Sahihtir.
cin suresi:
Kul ûhıye ileyye ennehüstemea neferun minel cinni fekâlû innâ semi’nâ kur’ânen aceben * Yehdî iler ruşdi feâmennâ bihî velen nüşrike birabbina ehaden * Ve innehû teâlâ ceddü rabbinâ mettehaze sâhıbeten ve lâ veleden * Ve innehû kâne yekulü sefîhünâ alâllahi şetatan * Ve innâ zanennâ en len tekulel insü vel cinnü alâllahi keziben * Ve ennehû kâne ricâlün minel insi yeûzûne biricâlin minel cinni fezâdûhüm rahekan * Ve ennehüm zannû kemâ zanentüm en len yeb’asellahü ehaden * Ve ennâ lemesnes semâe fevecednâhâ müliet harasen şediyden ve şühüben * Ve ennâ künnâ nak’udü minhâ makaide lissem’ı femen yestemiıl âne yecid lehü şihâben rasaden
Eğer çağırıdğınız cin geri göitmiyorsa onları cinleri geldiğe yere geri yollama. İşte davet edilen cinleri geri yollama. (havas_dualar ve tılsımlar kitabından.)
—————————-
cinleri dağıtmak için okunması gereken azimet şudur:
“Bismillahirrahmanirrahim. İnsarifû ilâ mekâniküm bârakellahü minküm ve aleyküm yâ ervâhıl ulviyetti ves süfliyyeti insarifû ilâ mevâtıniküm ve cealnâ min beyni eydiyhim sedden feağşeynâhüm fehüm lâ yübsırûn, bârakellahü minküm ve aleyküm”
Üç defa okunursa davet edilen cinler geldikleri yere geri dönerler.

Tarih Boyunca Denenmiş İnanılmaz Öldürme Teknikleri

İspanyol eşeği: Mahkum, eşek biçiminde yapılmış bir kütük düzeneğe oturtulur, ayaklarına giderek artan ağırlıklar bağlanırdı. Sonunda mahkum ikiye bölünerek ölürdü.

Toptan atılma: Bazen mahkum, bir topun ağzına bağlanır ve top ateşlendiğinde mermi kişinin bedeninin içinden geçerdi. Bazen de mahkum büyük bir topun içine mermi niyetine yerleştirilir, sıkıştırılmış barut ateşlendiğinde paramparça olurdu.
Tekerlek: Tekerlekler çok değişik biçimlerde kullanıldı. Örneğin, kişi özel yapılmış dev bir tekerliğin dış kenarına bağlanıyor ve sivri kazıkların ya da bir tepenin üzerinden aşağı yuvarlanıyordu.
Demir kadın: Kadın biçiminde, bir insanın ancak sığacağı büyüklükte yapılan tabutların içi sivri demirlerle donatılıyor. Mahkum bu tabutun içine konularak kapağı kapatılıyor.
Sarkaç: Kişi bir masaya sırtüstü yatırılıp bağlanıyor. Çok büyük, ağır ve keskin bir baltanın bağlandığı sarkaç mahkumun üzerinde sallanmaya başlıyor. Sarkacın ipi yavaş yavaş bırakılarak, her salınımda mahkumun bedeninin doğranması sağlanıyor.
Demir kap: İçine fareler doldurulan büyükçe demir bir kap, açık ağzı karın bölgesine gelecek şekilde mahkumun vücuduna yerleştiriliyor. Ardından bu kap ısıtılıyor. Fareler can havliyle mahkumun karnını kemirip kaçacak yer arıyor. Böylece mahkum iç organları fareler tarafından kemirilerek ölüyor.
Germe: Tarih boyunca mahkumların el ve ayakları bağlanarak gerdirmek yöntemiyle ölmesini sağlayan değişik mekanik yöntemler geliştirildi.
Böceklerle öldürme: Kişinin zemine sabitlenmesi, üzerine bal gibi tatlıların sürülmesi ve böcekler tarafından yenilmeye bırakılması gibi pek çok türü var.
Atlarla parçalama: Mahkum kol ve bacaklarından, 4 ayrı yöne koşturulacak olan atlara bağlanırdı. Ardından atlar koşturulurdu.
Kafa kesme: Bu infaz yöntemi 16 ve 17′nci yüzyılda Avrupa’da ölüm cezasının en insancıl yolu olarak kullanılmıştır. 1789 Fransız devriminde ise kafa kesmek için Giyotin adlı özel alet geliştirildi. Giyotin, Fransa’da uzun yıllar kullanıldı.
Öldüresiye dövme: Bu yöntemin son örneği, sahipleri tarafından ölünceye kadar dövülen Amerikalı kölelerdir.
Kaynatma: Ortaçağ’da popüler olan yöntem. İnsanlar bağlanarak, ağır ağır ısıtılan dev kazanlarda haşlandı.
Gömme: Çağlar boyunca tüm dünyada yaygın olarak kullanıldı. Örneğin, Hindistan’da kadınlar boyunlarına kadar kuma gömüldü ve kafası güneşte pişmek üzere terk edildi. Arap ülkelerinde de yaygın biçimde kullanıldı.
Yakma: Avrupa’da inançsızlar, cadılar ve iffetsiz kadınlara engizisyon döneminde sıklıkla uygulanırdı. Mahkum bir kazığa bağlanır ve çevresinde ateş yakılırdı.
Vahşi hayvanlara atılma: İlk Hristiyanlar aslanlara atılıyordu.
Deri yüzme: Keskin bir bıçakla canlı canlı suçlunun tüm derisi yüzülüyordu. Deri solunumu duran mahkumu acılı ve uzun bir ölüm bekliyordu.
Parçalanma: Mahkum henüz canlıyken balta, satır ya da testerelerle parçalara ayrılıyordu. Arap ülkelerinde 20′nci yüzyılda bile biçimde uygulandı. En son Suudi Arabistan yetkilileri, 1987 yılında Kabe’yi basan bir grubu bu şekilde öldürdü.
Kazığa oturma: Bilek kalınlığında bir kazık, mahkumun kuyruk sokumundan başlayarak ensesine kadar sokulurdu. Kazığın omurilik ve iç organlara zarar vermemesine özen gösterilirdi. Ardından kazık mahkumla birlikte dikilir ve mahkumun ölmesi günler sürerdi.
Demir sandalye/Demir yatak: Bu demir eşyalar iyice beslenmiş bir ateşle çevreleniyor ve bunların üzerindeki kişiler ölünceye kadar kızartılıyordu.
Boğma: Çok değişik biçimlerde kullanılmıştır. En yaygın olanı denizdir. Belki de en iyi bilinen varyasyonu cadı testidir. Su eğer kadını reddederse kadın yüzer. Bu da kadının suçlu olduğunu gösterir ve infaz edilirdi. Eğer su kadını kabul ederse kadın boğulur ve bu da kadının suçsuz olduğunu gösterir.
Zehir: İlginçtir ki zehir, infazın yaygın bir biçimi olmamıştır. Zehirin en çok tanınan kurbanı, baldıran zehirini içmeye zorlanan Sokrates’tir.
Ezme: Mahkum zemine yatırılır ve üzerine aşama aşama ağır taşlar yerleştirilirdi. Mahkumun nefessiz kalarak öldüğü bu yöntemde, cellat, ölüm zamanını istediği gibi uzatabilirdi.
Testereyle kesme: Suçlu testere ile ikiye bölünür.
Yüksekten atma: Mahkum yüksek bir uçurum ya da kale burcundan aşağı atılır.
Çuvala koyma: Suçlu yılan, akrep, kedi, köpek gibi hayvanlarla büyük bir çuvalın içine konurdu.
Aç bırakma: Kişi bir hücre ya da kafese konur ve yiyecek verilmez.
İki ağaçla ikiye ayırma: İki ağaç, birbirlerine doğru çekilir, mahkum bir kol ve bacağı bir ağaca, diğer kol ve bacağı da diğer ağaca bağlanırdı. Ağaçlar bırakılınca mahkum gerdirilmiş olur ve acı içinde ölürdü.
Garotte: Askı ve idamın karışımı bir yöntem. Bir ucu duvara tutturalan ipin diğer ucuda mahkumun boynuna dolanır. Mahkum itilerek, çekilerek ya da ayakları kaldırılarak boğulur.
Sürükleme: Kişi bir ata bağlanır ve ölene kadar sürüklenir.
Su veya civa ölümü: Mahkum ölünceye kadar su veya civa içmeye zorlanır.
Okla vurma: Vikingler tarafından uygulanmıştır. Acıyı uzatmak için ölümcül olmayan bölgeleri hedef almışlardır.
Taşlama: Kişi, ölene kadar taşlanır. Taşlamada, kişinin üyesi olduğu topluluk da bu taşlamaya yardımcı olurdu. Arap ülkelerinde yakın zamana kadar kullanıldı.
Yarma: Suçlu kendindeyken gövdesi açılır ve iç organlar tek tek çıkartılıp, kendisine gösterilirdi..

5 Yaşında Hamile Kalıp Anne Oldu


İnanılmaz olay Peruda Gerçekleşmiş.Sanal alem, dünyanın en küçük annesi ünvanını taşıyan Perulu Lina’yı tartışıyor.

İsmi Lina Medina… Perulu… 1939 yılındayken henüz 5 yaşındayken doğurarak ‘en küçük anne’ olarak tarihe geçti. Modern tıp, Perulu doktorların Lina ile ilgili hazırladığı dosyayı 68 yıl sonra yeniden açtı: 5 yaşındaki bir kız doğurabilir mi?.. İşte Dr. Gerardo Lozada’nın 1939′daki kayıtları
* And Dağları eteğinde yaşayan fakir anne, kızını karnında tümör var diye Pisco Hastanesi’ne getirdi.
* Kız 7.5 aylık hamileydi. 14 Mayıs 1939′da 2.7 kilo ağırlığında bir oğlu oldu.
* Doğum yapan küçük kız, bebeği yerine ‘bez bebekle’ oynadı…
* Bebeğe doktor Gerardo’nun adı verildi.
OĞLU “ABLASI” ZANNETTİ
Lina’nın babası gözaltına alındı. Ancak delil yetersizliğinden serbest kaldı. ‘Öz annesi’ni 10 yaşına kadar ablası sanan Gerardo 40 yaşında ilik kanserinden öldü. Lina ise evlenip 1972′de tekrar anne oldu. Dosya 68 yıl sonra sanal aleme taşındı. Bazıları “montaj” derken, doktorların çoğuna göre geçerli tez şu: 5 yaş öncesi ergenliğe erişme ender de olsa rastlanabilir. Ancak hamilelikle sonuçlanması ve sağlıklı doğum mucize…
Sabah

8 bin yıllık aşkın fotoğrafı inanılmaz


8 bin yıl öncesine ait ve sevgili oldukları belirtilen çiftin mezarı bulundu.
Diyarbakır’ın Bismil ilçesindeki Hakemi Use Kazısı’nda günümüzden 8 bin yıl öncesine ait, birbirine sarılı kadın ve erkeğin olduğu ve sevgili oldukları belirtilen bir çiftin mezarı bulundu.


Ilısu Baraj Gölü altında kalacak olan tarihi eserlerin kurtarılması amacıyla Bismil’de süren 9 kazıdan biri olan Hakemi Use Tepesi’ndeki
kazılarda, tarihi eserlerin gün ışığına çıkarılması sürerken, bereketli Mezopotamya toprakları insanlık tarihiyle özdeş olan aşkın ölümsüzlüğüne
bir kez daha tanıklık etti. Kazıda Neolotik (Yeni Taş Çağı) döneme ait mezarda birbirine sarılı ve sevgili oldukları değerlendirilen kadın ve
erkek iskeletlerinin bulunduğu mezarın bulunması heyecan yarattı.

Dinazorlar Koruma Altına Alınmış Sokak Röportajlarından.


Halkımıza bakın arkadaşlar. Şimdide dinazorların koruma altına alınması hakkında nasıl mükemmel yorumlar yapmışlar…

500 Yıldır Bu Şekilde


Kurban etme ritüelinin üstünden tam 500 yıl geçmiş olmasına rağmen yüzünün ifadesi, hüzünlü gözleri ona bakanların kanlarını donduruyor.İnkalılar tarafından tanrıları için kurban edildiğinde henüz 15 yaşındaydı.Kaçırmayın derim…

Kurban etme ritüelinin üstünden tam 500 yıl geçmiş olmasına rağmen yüzünün ifadesi, hüzünlü gözleri ona bakanların kanlarını donduruyor.

Arkeoloji tarihine “La Doncella” ismiyle geçen küçük kızın cesedi
Arjantin’deki High Mountain Arkeoloji Müzesi’nde bugüne kadar bulunmuş en eski ve
en iyi korunmuş cesetlerden biri olarak sergileniyor.
Beyni, derisi, saçları tam olarak korunmuş olan La Doncella’nın cesedi 1999 yılında bulunduğunda,
yanında iki çocuğun cesedi daha vardı. Onlara ise El Nino, La Nina del Rayo isimleri verildi.

Fosiller



























Korku Hikayeleri : Karabasan Geldi


Ramazan ayının ortalarındaydık. Ertesi gün oruç tutmak için sahura kalktım ve uykulu bir halde yemek yedikten sonra, henüz daha soğumayan sıcak yatağıma uzandım. Uykuya dalar gibi olmamla birlikte üzerimde bir ağırlık hissettim. Gözümü açtım ve hareket etme çabalarım sonuçsuz kaldığını gördüm.

Cin Daveti _ Cin Çağırma En Ayrıntılı Açıklama+18


Hiç istemememize rağmen ziyaretçilerimden gelen yoğun istek doğrultusunda basit ve kolay bir Cin Daveti nin nasıl olduğunu buraya koymak zorunda kaldım. Ancak hiç bir sorumluluk kabul etmeyeceğimizi baştan belirtmek isterim. İnanın en kolayı bu örnektir.


CİN DAVETİ (MENDEL)Bu işte iki kişi gereklidir. Birincisi Tercüman olacak yani medyum yerine geçecek (tercihen mavi gözlü, altıncı hissi kuvvetli, yada aklı baliğ olmamış kız çocuğu) bir kişide Hoca yerine geçecek ve Arapça’yı kıraatlı okumayı (en azından) bilecek.

Tercümanın sağ elinin şehadet parmağına

Orta parmağına

Yüzük parmağına

Küçük parmağına

Baş parmağının tırnağına da, kelimeleri resmedilir.

Avucuna da bu şekil resmedilir.
Tercümanın parmakları kasılmaya açılıp kapanmaya başlayana kadar aşağıya Latin harfleriyle yazdığımız Surei Şems okunur.
Bismillahirrahmanirrahim
Veşşemsi ve duhaha. Velkameri iza telaha. Vennehari iza cellaha. Velleyli iza yağşaha. Vessmai ve ma benaha. Vel’ardı ve ma tahaha. Ve nefsin ve ma sevvaha. Feelhemeha fücureha ve takvaha. Kad efleha men zekkaha. Ve kad habe men dessaha. Kezzebet semudü bitağvaha. İzinbe’ase eşkaha. Fekale lehüm resulullahi nakatallahi ve sukyaha. Fekezzebuhü fe’akaruha fedemdeme ‘aleyhim rabbühüm bizenbihim fesevvaha. Ve la yehafi ‘ukbaha.
Bu işler başlayıp bitene kadar Cavi ve Kizbara adını verdiğimiz buhurlar yakılır, ortam tütsü edilir.
Tercüman trans haline gelince, okuma kesilir ve hangi cini davet etmek istiyorsanız onu çağırabilirsiniz. (bu davette tanıdığınız bir ruh çağırma şansınız var) Cin geldiğinde tercüman vasıtasıyla istediklerini sor ve fazla sürdürme.
İşin bittiğinde Cinin yada Ruhun gitmesini rica ederken, gitmesi için Aşağıdaki dua-sure yi okurken tercümanın elindeki ve parmaklarındaki yazıları silersin. En az üç defa okumalı ve tercümana üflemelisin.
Okunacak dua-sure budur.
Bismillahirrahmanirrahiym
İnfiru hifafen vesilaken ve cahedu bil envalihim ve enfisiküm fi sebilillahi zaliküm hayrün leküm in küntüm talemün
Bismillahirrahmanirrahiym
İza zülzilatil ardu zilzeleha Ve ahrecetil ardu ezkaleha Ve kalel insanü ma leha Yevmeizin tühaddisu ahberaha Bi enne rabbeka evha leha Yevmeizin yasdurun nasü eştaten eştaten eştaten
Bir açıklama
Cin Daveti diğer türlerden çok farklı ve tehlikeli olanıdır. Burada, bir bardak veya kap içerisine konulan su ile bakım yapılır. Bakan kişi, mutlak suretle, cinlerle irtibatı olan kişidir. Çünkü, suya baktığında gördüğü şekiller, cinlerin, söyledikleri veya gösterdikleri şekillerdir. Burada, ayrıca, bakan kişi etrafına büyük bir enerji yayar.Bu enerji, sizin enerjinizi baskı altına alır. Şayet yayılan enerji,sizin enerjinizi baskı altına alamazsa, ortaya hiç hoş olmayan tehlikeli sonuçlar çıkabilir.(baş ağrısı,mide bulantısı,halsizlik,sıkıntı gibi)
İnşaallah başınıza bir iş açmazsınız.Yazı alıntıdır ve site yönetimi olarak hiçbir sorumluluk kabul etmemekteyiz…

Dünyanın En vahşi 9 insanı


1-BEHRAM
1790-1840 döneminde Thug mezhebinin lideriydi we 931′den fazla insanı boğarak kurban ettiği sanılıyor.
————————————
2-KONTES ERZSEBET BATHORY
Macaristan’da 1610 yılına kadar olan dönemde Bathory(1560-1614)genç kızların kanlarını içmenin onu yaşlanmaktan kurtaracağını sanarak 330-650 kızı öldürdü.


Kontes Dracula olarak tanınan bu kadın 1611′de tutuklandı,mahkemede suçlu bulundu 21 Ağustos 1614′te kendi şatosunda öldü.
————————————
3-PEDRO ALONSO LOPEZ
Kolombiya canawarı ya da And canawarı olarak da tanınan 1980′de yakalanıncaya kadar Colombia,Ekvador we Peru’da 300′den fazla kenç kızı öldürdü.Onu Peru’da Atacucho kızılderilileri yakaladılar.Lopez onların çocuklarını kaçırıp bir kadın misyonerin de yardımıyla Ekwator’a götürmüştü.Lopez tutuklandıktan sonra polisleri 53 kurbanının mezarına götürdü.Bir nehir taştığı zaman,Lopez’in kurbanlarının cesetleri ortaya çıkıyor.Bir çocuğun inşaat alanlarında toprak altında kaldığı sanılıyor.
————————————
4-WILLIAM ESTEL BROWN
Brown, 17 mtemmuz 1961′de yıllar önce 18 mart 1937 tarihinde Teksas’ta Nw London’daki okulunun zemin katındaki gaz borularını bilerek gevşettiğini we böylece 282 öğrenci we 24 öğretmenin ölümüyle sonuçlanan patlamaya neden olduğunu itiraf etti.
———————————–
5-GILLES DE RAIS
Çok tanınmış we zengin bir Fransız soylusu olan de Rais(doğumu 1404)60-200 çocuğu kaçırıp öldürmekle suçlanmıştı.De Rais,25 Ekim 1440′da Nantes’de boğazlanarak öldürüldü we cesedi yakıldı.
———————————–
6-HERMAN WEBSTER MUDGETT
Mudgett (doğumu 1860)Chicago’da 63′üncü caddedeki şatosunda 150′den fazla kadını kandırıp getirdiğine we burada onları işkenceyle öldürdüğüne inanılıyor.27 cinayet işlemekle şuçlanan Mudgett 7 mayıs 1896′da idam edildi.
————————————
7-BRUNO LUDKE
Ludke (doğumu 1909) 1928 we 29 ocak 1943 tarihleri arasında 85 kadını öldürdüğünü itiraf etmişti sawaş sırasında 8 nisan 1944′te Viyana’da bir hastanede iğneyle öldürüldü.
————————————
8-WOU BOM-KON
Görevinden alınmış bir polisti 26-27 Nisan 1982 tarihlerinde Güney Kore’de iyice sarhoş olup tüfekler we patlayıcılarla sağa sola saldırdı 57 kişiyi öldürdükten sonra bir dinamit patlatarak kendini havaya uçurdu.
————————————
9-TED BUNDY
Dokuz yıl cezaevinde bekledikten sonra Bundy,24 ocak 1989′da Flarida Eyalet Cezaevi’nde idam edildi.12 yaşındaki Kimberley Leach’i öldürmekten suçlu bulunmuştu.Cezasının infazından bir kaç saat önce polise 23 cinayet işlediğini itiraf etti.Polis onun 36 kızın katili olduğu kanısındaydı.Ted Bundy,100 kişiyi öldürdüğünü iddia etti..

Hayvanlar Hakkında Bilinmeyen 10 Gerçek


Hayvanlar hakkında bilinmeyen 10 gerçek sıralanmış:
10. Timsahlar dalışlarında denge sağlayabilmek için taş yutarlar.
9. Anne balina yavrusu memesine tutunmuşken süt bezlerinin çevresindeki kaslar yardımıyla sütü püskürterek onu besler. Günlük 90 kilo civarında olabilen bu sütün %50′ye yakını yağdır.
8. Pek çok kuş türü yönlerini bulabilmek için dünyanın manyetik alanından yararlanır. Güvercinler bunun yanısıra yeryüzündeki işaretlerden de faydalanır.

7. Kunduzlar kış mevsiminde depoladıkları yiyecekler ve kuyruklarında depoladıkları yağ ile yaşamlarını sürdürürler. Biyolojik saatleri kendini 29 saatlik bir güne göre ayarlar.
6. Köstebekler kör değildir; ancak gözlerini ışığı algılamaktan çok hava akımlarındaki değişiklikleri algılamak için kullanırlar.
5. Yavru kuşların bencilce tüm yiyeceği kapmaya çalıştıkları ve böylece en güçlüsünün hayatta kaldığına inanılır. Oysa bazı araştırmalar, yavruların kendilerine en yakın genetik yapıda olanlara da destek olduğu yönünde. Yavrular bunu beslenme sırasındaki özel cıvıldaşmalar yoluyla anlar. Bunlar en güçlünün değil, en iyi genetik yapının hayatta kalması demektir.
4. Omurgalı canlılardaki erdişiliğin en ilginç vakalarına okyanusların derinliklerinde rastlanır. Bazı balıklar çevresel etkenler sonucu cinsiyet değiştirirler, bazıları ise erkek ve dişi cinsel organların ikisine birden sahiplerdir.
3. Zürafaların uzun boyunlarının diğer otçullarla rekabetinde iyi bir avantaj sağlamasının yanısıra dezavantajları da vardır. Kalpleri beyne kan gönderebilmek için bir ineğinkinden 2 kat daha güçlü atar ve karmaşık dolaşım sistemleri başlarını eğdiklerinde kanın beyinde toplanmasını engeller.
2. Filler unutur ama aptal değillerdir. Memeliler arasında en büyük beyne sahip olan fillerdir. İnsanlarda ve hayvanlarda zekayı ölçmek zordur; bunun için beynin büyüklüğünün vücut ağırlığına oranı göz önüne alınır (encephalization quotient - EQ). Fillerin EQ’su 1.88 ‘dir (İnsanlarınki 7.33 - 7.69 arasında değişir, şempanzeninki 2.45, domuzlarınki ise 0.27′dir.).
1. Papağanların sadece duydukları birkaç kelimeyi kaydedip aptalca cıyakladıkları düşünülür. Ancak 30 yıldır sürdürülen araştırmalar göstermektedir ki papağanlar aynı/farklı, büyük/küçük, nicelik/sayılar gibi kavramları anlayabiliyorlar. Hatta robotların konuşma becerilerinin geliştirilmesinde papağanların öğrenme sürecindeki örneklerden faydalanılması öneriliyor.

Uri Geller mucizesi - siz de onun gibi metalleri bükebilirsiniz


İsrailli Uri Geller, çatal ve kaşıkları bükmesiyle tüm dünyaca tanınmıştı. Ama onun asıl gücü, harita üzerinde sezgisiyle bulduğu maden ve petrol yatakları.
1970’li yıllarda, Uri Geller’ kelimenin tam anlamıyla medyatikti, popülaritesi o kadar yüksekti ki, haftalık programını düzenlemeye üç sekreter yetişemiyordu. Küresel medyada yükselişi gözkamaştırıcıydı.

Ne mega film yıldızları, ne de süperstar popçular onun kadar çekici değildiler. Geçen yıllar Geller´i yavaş yavaş gündemden uzaklaştırırken, biraz da kendisinin daha içe dönük bir kişiliğe büründüğü görülüyordu. O yıllardan sonra yine de, Uri’nin inzivası pek gerçekleşebilmiş sayılmaz. “Henüz anlatmadığım pekçok şey yaptım” di^yor. Şimdilerde özel yaşamıyla başbaşa, hatta yanlızlığı seçmiş, kendi ka^buğu^na çekilmiş gibi görünüyor. Peki, Geller kimdi? 60´lı yıllardan sonra dünyanın tanıdığı İsrailli Uri Geller, pşisik yetenekleriyle tanındı, metalleri büküyor, küçük objeleri düşünce gücüyle hareket ettirebiliyordu. Bir ara, Puharich adlı bir gizemci veya UFO´cuyla beraber olmuş ve dünyadışı bir zekayla ilişkisi olduğu sansasyonu yayılmıştı ama bu iddianın sonu gelmedi. Sonraki yıllarda Geller, başta Massachusetts Technology University olmak üzere birçok araştırma kurumunda bilimcilerin gözleri önünde, deneylere katıldı ve çoğu zaman da başarılı oldu. Ünlü Amerikalı illüzyonist James Randi´nin düşmanlığını kazandı, Randi, Geller´in yaptıklarının bir illüzyon olduğunu ve kendisinin de aynı şeyleri yapabildiğini iddia ediyordu. Randi´nin tüm karalama çabalarına rağmen, Geller bu saldırılardan etkilenmeyerek işine devam etti. Sonraki yıllarda Geller, toprakaltı kaynaklarını sezgiyle bulma olayına yöneldi ve bu alanda da oldkuça başarılı oldu.
O, bir dünya vatandaşı.
İnanılmaz olaylar koleksiyoncusu ve yayıncı Charles Fort, Geller’in, kaşıkları eritmek, metrelerce uzaklıktaki insanların ceplerindeki anahtarları eğip, bükme yeteneğini “Vahşi Yeteneker-Wıld Talents” adlı çalışmasında topladı. Fort’un derlediği tüm bu vakalar tek tek ele alındıkları zaman kendi içlerinde küçük olaylar gibi görülebilirler, fakat Uri Geller’in gizemli dünyasını toptan bir potada eriterek değerlendirmek modern fizikte bir kaos yaratmaya yeterlidir. Konunun bazı uzmanlarına göre, Geller’in “Bu acaip kaba ve bazen de budala güçler” diye adlandırdığı bu doğaüstü güç kaosu bilinen geleneksel mucizelerden ayrıt edilmelidir. İlkel kültüre ait Şamanlar kendi ruhsal ve tinsel hayatlarından, bağlı oldukları kültürün geleneklerinden ve topluluklarının sağlığından ayrılamazlar. Rasputin, St. Teresa ve ruhçu D.D.Hume gibi Avrupalı süperstarlar, büyücüler, doğaüstü olayların manipüatörleri, bizlere yaşamış oldukları kültürün içinde nasıl yer aldıklarını ve bu kültürün içinde nasıl varolduklarını hakkında anlatırlar. Tıpkı Geller olayında olduğu gibi. İlk bakışta Geller, modern dünyanın getirdiği bir karmaşayı doğduğu günden beri yaşadığı görülür. İsra^il ve Kıbrıs’ta yetişmiş, Katolik bir okula gitmiş, beş dil konuşur ve üç arı kıtada beş ayrı ülkede evi vardır. Sizi şaşırtmasın! O bir dünya vatandaşıdır!
Geller ve kuşkucular
Uri Geller´in yaptıklarını bir hile olduğunu ileri sürenler var. Metalleri bükmek ve saatleri durdurmak gibi Geller gösterileri, kuşkuculara göre yapılabilir şeylerdir. Bir görüşe göre ise, bazı bilim adamları Geller´i test ederlerken sonuçlar üzerinde pek titiz davranmadılar ve hatta çok yumuşaktılar. Geller´in toprakaltı kaynaklarıyla ilgili buluşları ise, Geller karşıtları çok ciddiler, Uri sezgiyle bulduğunu iddia ettiği yeraltı kaynaklarını laboratuarlarda deneyler yaparak, endüstri casusluğu örgütlerini kullanarak öğreniyor ve yalan söylüyor. Ama bunun kanıtları ortaya konmuş değil. Kuşkucu savaş lordlarına göre, Geller´de kesin olarak kanıtlanan telepati, durugörü, kehanet ve psikokinezi yeteneklerine raslanmış değil. Yine bazı sahne illüzyonistlerine göre, Geller´in yaptıkları dahice bir sahne oyunundan başka birşey değil. Uluslararası Sihirbaz Kardeşler Birliği´nin başkanlarından olan David Berglas, Doğaüstü İddiaları Bilimsel Araştırma Komitesi ile işbirliği yaptıktan sonra, “Eğer Geller´de yaptıklarının kaynağı olan bir doğaüstü güç varsa, o bu gezegende bu güce sahip tek insandır. O bir fenomendir, saygı göstermeliyiz ama bu saygı bir sahne sihirbazına gösterilen saygıyla eşit olmalıdır.” diyordu. Öte yandan, bütün bu karşı çıkışlara rağmen, bu güne kadar hiç kimse Geller´in yaptıklarının içyüzünü açıklamış değil.

kadının ölmeden önceki korku ve dehşeti


600 yıl önce ‘donan’ korku / Galeri Amazon bölgesinde gizli bir yeraltı mağarasında 600 yıl öncesine ait bir düzine mumya bulundu. İşte ölüm öncesi yaşanan korku ve dehşeti gözler önüne seren kareler:

Güney Amerika’da Amazon bölgesinde mezar ve tapınak olarak kullanılan gizli bir yeraltı mağarasında bulunan 600 yıl öncesine ait bir düzine mumya, bilim dünyasında büyük heyecan yarattı.
Bir kadın mumyasının Norveçli ressam Edvard Munch’un ünlü “Çığlık” tablosunu çağrıştıran biçimde, korku ve dehşetten ellerini yüzüne kapatmış olarak bulunması, büyük ilgi çekti.

Bilim adamları, kadının bu pozisyonunun ölüm korkusunu nasıl yaşadığını apaçık ortaya koyduğunu söylediler.

600 YIL ÖNCE ‘DONAN’ KORKUNUN FOTOĞRAFLARI

“Çaçapoyalar” (Bulut İnsanları) kabilesi mensuplarına ait bir düzine mumyanın bulunduğu mağara, Peru’nun yağmur ormanları kıyısında üç ay önce yürüyen bir köylü tarafından tesadüfen keşfedildi. Bilim adamları, mağarada 600 yıl bozulmadan kalabilmiş mumyalarla birlikte seramik, kumaş ve duvar resimleri de buldular. Çaçapoyalar, uzun boylu sarışın ve beyaz tenli oldukları için bazı araştırmacılar Avrupa’dan geldiklerine inanıyor. İnkalar tarafından fethedilen Çaçapoya topraklarındaki tüm kayıtlar, 1512’de İspanyolların işgalinden sonra kayboldu. Bir tek Ant Dağlarında 3 bin metre yüksekteki Kuelap Kalesi kaldı.
Fotoğraflar: Yahoo News
haber7.com

Korku Hikayeleri : Falcı

Olay 1999 yazında gerçekleşmişti. Ben bu tarihte Erdek’te bir otelin barında çalışıyordum. Bu nedenle geceleri geç yattığım için öğlen kalkıyordum. Yine böyle gece geç saatlere kadar çalıştığım bir günün ertesi;öğlen saat 4 gibi kalktım ve her zaman yemek yediğim yer olan otelin karşısındaki büfeye gittim. Orada otelin güvenliklerinden biriyle karşılaştım ve beraberce bir masaya oturduk. Yemeğimizi yerken yanımıza benim arkamdan biri yanaştı ve aynen şu cümleyi söyledi:
-”falına bakmamı ister misin?”

Ben bu lafın bana söylenmediğini düşünerek tostumu yemeğe devam ederken.Sesinden kadın olduğunu anladığım o şahıs aynı soruyu tekrarladı:
-”falına bakmamı ister misin?”
Bunun üzerine dayanamayıp arkamı döndüm. Ben de herkes gibi, döndüğümde o tipik falcı kılığındaki birini göreceğimi sandığımdan hızlı ve sinirli bir dönüş yaptım ki bunun bir diğer nedeni o güne kadar fala inanmıyor olmamdı. Kadınla göz göze geldik ve kadın az önce sorduğu soruyu benim ona herhangi bir şey söylememe fırsat vermeden yineledi:
-”falına bakmamı ister misin?”
Ben de üzerimde neden olduğunu bilmediğim o bir anlık şaşkınlığı atarak hızlı bir şekilde “hayır” diyerek arkamı döndüm .Bunun üzerine yanımdaki güvenlik arkadaşımın kadına “benim falıma bak” dediğini duydum. “Duydum” diyorum çünkü o 3-5 saniye arası sanki yaşanmamış gibi geliyordu. Arkadaşım kolumu tutarak benim de baktırmamı parasını kendisinin vereceğini söyledi. Ben de gayri ihtiyari sanki bunu yapınca rahatlayacakmışım gibi kafamı olur anlamında salladım. İşte tam bu sırada falcı kadın arkadaşıma onun falına bakmayacağını söyledi ve benim yanıma gelerek sanki bir “Rıdvan”(cennetin bekçisi) gibi tepemde dikildi. Bunun üzerine ben de ne istediğini istediğinin para mı olduğunu sordum. Falcı kadın aynen şunları söyledi:
-falına bakıcam!
Ben de sanki bu bir oyunmuşçasına;
“-niye”dedim.
Kadın buz gibi donuk sesiyle
“-çünkü az önce istediğini söyledin” dedi.
Az önce kaynağını bilmediğim o -irkilme sebebim- gibi görünen kadın bana bir anda çekici gelmeye başladı. Ve aklımdan ““neden olmasın ki ne kaybedersin ki zaten”” denen o en tehlikeli düşünce geçti ve falcı kadına “TAMAM” dedim.
Kadın hiç duraksamadan yanıma oturdu ve kafasını yere doğru eğerek bana sağ elimi uzatmamı söyledi. Ben de biraz yaramazlık olsun diye aklımdan sol elimi uzatmak geliyordu ki falcı kadının ağzından beynimdeki tüm kanı donduran şu sözler döküldü.
“Sakın ha yanlış elini uzatmak gibi haylazca bir şey yapma.”
İşte o an kendimi felç olmuş gibi hissettim. Oradan gitmek istiyordum ama mümkün değildi. Ayaklarım sanki yere mıhlanmış gibiydi. Ben bu korkuyla karışık durumda sağ elimi kadına uzattım. Kadın parmaklarımın arasına bir bezden sıktığı sıvıyı sürdü ve sağ elimi sol elimle kapattı. Ve sonra sanki bana acırmışçasına baktı. Ardından elimi açtı ve bir şeyler mırıldanmaya başladı. Bi an sustu ve bana kelimelerine hiç aralık vermeden şunları söyledi:
“Bir kağıt alacaksın ve bu seni büyük bir topluluğun içine sokak, 3 gün içerisinde çok sevdiğin iki insanı kaybedeceksin. Şu an sıkıntıların var ama yarın bunların hepsi sona erecek. Annen çok uzaklardan bir haber alacak. Ve en son söylediği söz ise şuydu 2 abinden büyük olanı küçük olanından daha uzak bir yere gidip sizden ayrılacak.
Olayın hikaye kısmını geçerek size o hafta olan olaylardan bahsedeyim.2 gün sonra üniversite sınav sonuç kağıdım geldi ve ben artık bir kalabalığın içinde olmaya hak kazanmıştım. Bundan bir gün sonra kuzenim intahar ettiği haberini aldık ve aynı gün dayım kalp krizinden öldü. Ortanca abim aniden askere gitmeye karar verdi ve diğer abim de üniversite için Avusturalya’ya gitti. Ben bu olayın üzerinden yaklaşık 3 yada 4 ay sonra tesadüfen tekrar Erdek’e gittim. Aklıma bu kadın geldi ve aramaya karar verdim. ancak tüm aramalarım boşa çıkmıştı ki. Son bir kez uğradığım benzin istasyonundakilere sorarken birisi bana o kadını tanıdığını ancak o kadının yaklaşık 3 sene önce öldüğünü söyledi. Benim o anki halini tarif edemiyeceğim için bu tarifi size bırakıyorum. Daha sonra adama olayı anlattım .Adamın bana inanmamış olduğunu anlasam da kadının yaşadığı yeri bilip bilmediğini sordum. Bana kadının evini tarif edebileceğini söyledi. Ben tarif doğrultusunda eve gittim. Ancak gittim yer bir ev değil harabeydi. Yanmış yıkık dökük içinde şarap içenlerin olduğu yıkıntı bir yerdi. Ben evin içine girdim biraz dolaştım içerde şarap içen insanlara böyle birini görüp görmediklerini sordum. Kimse görmediğini söyledi ben de ümidimi kesmiş evden tam ayrılacağım sırada az önce çıktığım merdivenlerin üstünde kadının benim elimin üstüne sıktığı bezi gördüm. Diyeceksiniz ki aynı bez olduğunu nerden biliyorsun.
ÇÜNKÜ O GÜNDEN SONRA SAĞ ELİMDEKİ KOKU HİÇ ÇIKMADI……

Korku Hikayeleri: Otostopçu Hayalet


Adamın biri, bi cumartesi gecesi evine dönüyomuş. Birden 15-16 yaşlarında sevimli bi kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış, “Gece yarısı böyle ıssız bir yerde napıyosunuz Allah aşkına? Bu saatte otostop mu yapılır?” demiş. Kız, “Uzun hikaye. Rica etsem beni evime götürür müsünüz?





Buraya çok yakın. Bu iyiliğinizi ömür boyu unutmam” diyerek arka koltuğa oturmuş. Kızın üzerinde cicili bicili, hoş bi elbise varmış. Evinin adresini vermiş. Gerçekten de yakınmış ev. Adam eve vardığında önünde durmuş, “İşte geldik küçük hanım” diyerek arka koltuğa dönmüş ama arkada hiç kimse yokmuş. Gözlerine inanamamış tabii. Hemen arabasından inip evin kapısını çalmış. Beyaz saçlı, çok yorgun görünen yaşlı bi kadın açmış kapıyı. Adam heyecanla, “Bana inanmayacaksınız ama yoldan küçük bi kız aldım. Bana buranın adresini verdi ama tam geldiğimizde…” Yaşlı kadın adamı susturmuş, “Biliyorum, biliyorum” demiş, “Sonra da ortadan kayboldu dimi? Bu başımıza ilk defa gelmiyor. Her cumartesi akşamı aynı şey olur…” Meğer kız bir cumartesi gecesi diskodan dönerken trafik kazası geçirmiş ve oracıkta ölmüş. Şimdi her cumartesi gecesi kazada öldüğü yerden otostop yapıp evine gelmek istiyomuş ama bunu bugüne kadar başaramamış. Kadın bunları anlatırken adamın gözü piyanonun üzerindeki kızın fotoğrafına ilişmiş. Evet, kız aynı kızmış ve üzerinde de aynı elbise varmış..